Tag Archives: deri

Genel Dermatoloji Laboratuvarı

laboratuvar-02

Genel Dermatoloji Laboratuvarında Yapılan Testler

  • Deri ve mukozada mantar aranması
  • Demodex bakılması
  • Sarcopt bakılması
  • Ped. hum. capitis bakılması
  • Eritrazma bakılması
  • Tam idrar tetkiki
  • Direkt parazit incelenmesi
  • Karanlık saha testi (spiroket)
  • Boyalı mikroskopik inceleme
  • Boyasız mikroskopik inceleme
  • DPCP uygulaması

Görevliler

Tülay ÖZTÜRK

1978 yılında İstanbul’da doğdu. 1977 yılında İstanbul Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksek Okulundan mezun oldu. 1998 yılından itibaren Anabilim Dalımızda Sağlık Teknikeri olarak çalışmaktadır.

İmmünoloji Laboratuvarı

İmmünoloji Laboratuvarımızda Yapılan Testler

Direkt immunfloresan inceleme (DIF)

DIF incelemede (hasta deri biopsilerinin cryo-cut ta kesimi + deri kesitlerinin FITC işaretli antikor konjugatlar (IgM, IgG, lgA, C3, fibrinojen) reaksiyonu ile enkübasyon + immunfloresan mikroskopta değerlendirme aşamalarında oluşmaktadır.

  • Büllü otoimmun hastalıklar
    • Pemphigus grubu: Pemphigus vulgaris,pemphigus vegetans, pemfigus foliaceus, pemfigus eritematozus, paraneoplastik pemphigus, lgA pemphigusu,
    • Pemphigoid grubu: Büllöz pemphigoid, Sikatrisyel pemphigoid, Pemfigoid gestasyonen,
    • Akiz Epidermolizis Bülloza,
  • Liken planus,
  • Lineer lgA hastalığı, Dermatitis Herpetiformis, Vaskulitler (Henoch schönlein purpurası ve diğerleri),
  • Sistemik otoimmun hastalıklar (Diskoid Lupus eritematozus, Sistemik Lupus eritematozus)

Hastadan alınan biyopsi örneği dondurulduktan sonra kesilerek florezan işaretli antikorlarla boyanır ve florezan mikroskopta değerlendirilir.

Özellikle otoimmun büllü hastalıklarda tanı için kesinlikle gerekli bir yöntemdir. Bu inceleme ile aşağıdaki hastalıklara tanı konulmaktadır.

Split skin DIF inceleme

Hastadan alınan biyopsi örneği önce ayrıştırılır, sonra işleme alınır. Oldukça zahmetli bir yöntem olduğu için ülkemizde çok az laboratuvarlarda yapılmakta olup İstanbul’da sadece bizim laboratuvarımızda yapılmaktadır. Otoimmun büllü hastalıklarda ayırıcı tanı için gerekli bir inceleme yöntemidir.

İndirekt immun florezan inceleme

Hastadan alınan kan örneğinde dolaşan antikorlar araştırılır. Pemfigoid grubu büllü hastalıklarda tanı amaçlı uygulanır. Ayrıca pemfigois grubu hastalıklarda antikor titrasyonunun yapılması tedavi izleminde önemli bir yer taşır. Şehrimizde ancak biri bizim laboratuvarımızda olmak üzere iki laboratuvarda gerçekleştirilmektedir. ELİZA yöntemi ile antikor araştırılması hastanın kan örneğinden yapılan bu incelemede Pemfigus grubu hastalıklarında Dsg 1 ve Dsg 3 antikorları tanı amaçlı veya tedavi takibinde bakılır.

ELİZA yöntemi ile yapılan bu inceleme aynı zamanda tedavinin başarılı olup olmadığını sayısal olanak belirlemektedir.

İmmünoloji Laboratuvarımızda Prof. Dr. Rıfkiye Küçükoğlu ve Prof. Dr. Afet Akdağ Köse sorumluluğunda Uz. Biolog Pervin Akdağ ve Lab. Tek. Tülay Öztürk hizmetleri yürütmektedir.

Laboratuvarlarımız (immünoloji ve alerji) kendi fakültemize olduğu kadar diğer çevre hastanelere de sevk zinciri dahilinde tetkikler açısından cevap vermektedir.

Kliniğimiz laboratuvarlarında gerek genel poliklinikten gönderilen, gerekse özel olarak başvuran hastalara yönelik olarak tanı ve izleme amaçlı işlemler yapılmaktadır.

Laboratuvarımıza yönlendirilen hastaların tetkikleri gün içinde sonuçlandırılmaya çalışılmaktadır. Tetkik sonuçları her gün 14.00′den itibaren hastalara verilmektedir.

Görevliler

pervin-akdagPervin AKDAĞ

26.08.1978 Adana’da doğdu. Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümünden mezun oldu ardından Çukurova Üniversitesi Biyoteknoloji Anabilim Dalında yüksek lisansını tamamladı. 1996 yılında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesinde çalışmaya başladı. 2013 yılından itibaren Anabilim dalımızda Biyolog olarak çalışmaktadır.

 

 

Alerji Laboratuvarı

Alerji Laboratuvarında Uygulanan Testler

Tip IV alerjiye yönelik deri testleri

Yama testi (Patch test): Alerjik kontakt ekzemanın tanı testidir. Şüphelenilen alerjen maddeler, özel odacıklı test flasterleri ile kapalı yama testi yöntemiyle hastaların sırt derisine yapıştırılmakta, 48., 72., 96. saatlerde ve 7. gün Uluslararası Kontakt Dermatit Araştırma Grubu’nun kriterlerine göre değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, bir hastanın testi 1 hafta sürmektedir. Laboratuvarımızda yaklaşık 400 farklı kontakt alerjen, çeşitli meslek alerjenleri gibi standart test alerjenlerinin yanı sıra, hastaların kendi maddeleri de (kozmetik, kumaş, ayakkabı, ilaç, mesleksel maddeler v.b.) standart olmayan maddelerle test ilkelerine göre her hasta için özel hazırlanarak test edilebilmektedir.

Fotoyama testi (Photopatch test): Alerjik fotokontakt ekzemanın tanı testidir. Test maddeleri ışınlanacak alan ve kontrol alanı olmak üzere iki ayrı bölgeye yapıştırılmakta, 24 saat sonra test bölgesi UVA veya UVB ile ışınlanarak, yama testi ilkelerine göre 1 hafta boyunca değerlendirilmektedir.

Atopi yama testi (Atopy patch test): Aerogen ve gıda alerjenleri ile şiddetlendiği düşünülen atopik dermatit olgularına uygulanan özel bir yama testidir.

Tip I alerjiye yönelik deri testleri

Delme testi (Prick Test): Atopik dermatit, atopik deri, alerjik ürtiker (kontakt ürtiker vb.) düşünülen dermatoloji hastalarında uygulanan IgE’ye bağlı erken tipte aşırı duyarlık reaksiyonlarının tanı testidir. Şüphelenilen aerogen ve gıda alerjenleri ile ön kol derisine özel lansetler yardımıyla delme testi yapılmaktadır. Sonuçlar 20 dakika sonra, oluşan urtika reaksiyonunun çapına göre değerlendirilmektedir. Laboratuvarımızda standart Avrupa delme testi alerjenleri, gıda alerjenleri ve gerekirse hastanın kendi maddeleri ile delme testi yapılmaktadır.

Delme testine alternatif testler: Standart olmayan maddelerle Tip I alerjik reaksiyon şüphesinde açık (open) test/ovma (rub) testi/kapalı (chamber) test/çizme (scratch) testi/kapalı çizme (scratch-chamber) testi/iki delmeli (prick-prick) test gibi alternatif test yöntemleri uygulanmaktadır.

Fiziksel ürtiker testleri

Soğuk, sıcak, ultraviyole, basınç ve egzersiz testlerini içermektedir.

Eliminasyon/Provokasyon testleri

Özellikle tip IV immünolojik mekanizmayla ortaya çıkan çeşitli ilaç alerjilerinde (başta fiks ilaç erupsiyonu olmak üzere) ve sistemik kontakt dermatitlerde uygulanmaktadır.

Görevliler

Tülay ÖZTÜRK10723344_1476891375931700_105905570_n

1978 yılında İstanbul’da doğdu. 1997 yılında İstanbul Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksek Okulundan mezun oldu. 1998 yılından itibaren Anabilim Dalımızda Sağlık Teknikeri olarak çalışmaktadır.

Deri Bilgisi

derinin-yapisiDerimiz vücudumuzu örten en büyük organımızdır.

Bir anlamda bedeni ve organizmayı çevreden ayıran dış duvardır. Bu niteliğiyle; mekanik, kimyasal ve biyolojik dış etkilere karşı bedeni koruyucu fonksiyonu vardır. Yaklaşık 2 m2 alanı kapsar. Bedenle ilgili çok önemli bazı işlevleri yerine getirir: Her şeyden önce sağlığın aynasıdır, vücut su dengesini ve ısısını düzenler, vücudun kurumasını engeller, ter bezleri vasıtası ile zararlı maddeleri atar, solunum yapar. Bir duyu organıdır: derimizle dokunur ve hissederiz. Ayrıca duygularımızı ifade etmede de yardımcımızdır. İnsanlar kızardıklarında veya sarardıklarında aslında duyguları görünür hale gelmektedir. Cilt aynı zamanda bağışıklık süreçleriyle de ilgilidir ve metabolik fonksiyonlara (D2 vitamini ve kolesterol sentezi) sahiptir.

Derinin yerine getirdiği işlevler karmaşık bir yapıyı gerekli kılmıştır. Bu nedenle deri, her biri farklı bir doku yapısına sahip üç ayrı katmandan oluşur. Yüzeyden derine doğru bu tabakalar şunlardır:

  • Üst Deri (Epidermis)
  • Alt Deri (Dermis)
  • Deri Altı (Subkutis)

Üst Deri (Epidermis)

ust-deri-epidermisEpidermis derinin en dıştaki tabakasıdır. Asıl olarak “Keratinosit” adı verilen hücrelerden oluşur. Kalınlığı vücudun bölümüne, yaşa ve cinsiyete bağlı olarak değişir. Epidermis de kendi içinde dört farklı tabakaya ayrılabilir. En alttaki tabaka “stratum basale epidermidis” adını alır ve tek sıra hücrelerden oluşur. Bu Üst deri hücrelerinin oluştuğu ilk tabakadır. İkinci tabaka “stratum spinosum epidermidis” veya “stratum granulosum epidermidis” adını alır. Bu alttaki tabakada oluşan hücrelerin evrimleşmesi ve üstüste birikmesiyle oluşmuştur. En üstte de neredeyse tümüyle ölmüş hücrelerden “stratum corneum epidermidis” tabakası vardır.

En alt tabakada oluşan Keratinositler yaklaşık 21-25 günlük bir süreç içinde yapılarını değiştirerek üst tabakalara doğru yol alırlar. Bir keratinositin bütün tabakaları kat ederek cansız bir keratin tabakası haline gelmesine kadar geçen süre “derinin çevrimi (turnover)” olarak adlandırılır.

Epidermiste mevcut diğer hücreler arasında adına “melanosit” denilen deriye rengini veren yani pigment üreten hücrelerle birlikte, derinin korunmasında rol oynayan Meckel hücreleri, Langerhans hücreleri, lenfositler bulunur.

Derinin bir alttaki tabakası olan “Dermis”ten farklı olarak bu tabakada damarlar bulunmaz. Beslenme, altta bulunan dermisten doğrudan geçiş (difüzyon) yoluyla olur.

Alt Deri (Dermis)

alt-deri-dermisAsıl deriyi oluşturan “alt deri (Dermis)” deriye elastikliğini veren lifli ve damarlarla sinirleri içeren bir dokudur. Bunun da aslında iki tabakası vardır: “stratum papillare” ve “stratum reticulare”.

İnce yüzey tabakası olan stratum papillare ince elastik lifler içerir ve adeta bir parmak gibi çıkıntılar oluşturarak daha üstteki tabakanın deriye sağlam bir şekilde tutunmasını sağlar. Bu parmaksı çıkıntıların içinde yoğun bir kılcal damar ağı mevcuttur ve epidermise kan gitmesini sağlarlar. Stratum papillare aynı zamanda çeşitli savunma hücreleri de içerir (histositler, fibroblastlar, mast hücreleri ve bağışıklık hücreleri). Ayrıca hissetmemizi sağlayan serbest sinir uçları ile dokunma ve basınç algılayıcıları gibi yapılar da bu tabakada bulunmaktadır.

Daha alttaki “Stratum reticulare” ise asıl olarak vücut yüzeyine paralel uzanan kalın kollajen lif demetleri ve elastik liflerden ibaret bir ağ yapısı oluşturmaktadır. Çeşitli tipte salgılar üreten ter ve yağ bezleriyle bunların salgılanmasında rol oynayan kas hücreleri ile birlikte kıl ve tüylerle ilgili yapılar da bu tabaka içinde yer alır. Ayrıca tüm bu yapıları birleştiren ve desteğini sağlayan bağ doku hücreleri de bu tabaka da yer alır.

Daha alttaki deri altı dokusuna bitişik olan asıl deri bölümü ana işlevi vücut sıcaklığı ile kan basıncını düzenlemek olan küçük ve orta boy damarların oluşturduğu bir ağ yapısına da sahiptir.

Deri Altı (Subcutis)

“Subcutis” denilen deri altı tabakası dermisin altında bulunur. Aslında bu iki tabaka arasında net bir sınır bulunmaz ve her iki bölümün kalınlıkları ve geçiş özellikleri cinsiyete, yaşa, beslenme durumu ve yaşam koşullarıyla, vücudun hangi bölgesinde olduğuna göre değişir. Deri altı doku yapı olarak yağ ve bağ dokusundan oluşur. Temel işlevi taşımak ve bağlamaktır. Enerji deposu ve mekanik tampon görevi de yapar ve vücudu sıcaklık dalgalanmalarından korur. Bu tabaka bir altta yer alan kas tabakanın etrafındaki kılıfa (fasya) kadar uzanır.

Deri altı doku içinde de kan damarları, sinirler ve lenf damarlarının geçtiği bağ doku perdelerinin birbirine bağladığı yağ dokusu topakçıkları (lobülleri) bulunur.

Yaşlanma ve ihtiyarlama ile birlikte derinin gelişimi tersine döner. Epidermis ve dermis incelir, melanosit yoğunluğu azalır. Dermisteki damar ağı ve adneksler zayıflar ve elastin fibrilleri kalınlaşır, ileri yaşlarda kıl folikülleri, yağ bezleri, apokrin ve ekrin bezler atrofiye uğrar. Zamanla deri kendisini koruyucu, duysal ve iletişimsel özelliklerini kaybeder. İlerleyen yaşla birlikte, deri, yeterli yağ ve su depolayamaz doğal elastikiyetini kaybeder ve incelir.

Nevüs (Ben) Polikliniği

nevusBu özel dal polikliniğimizde gerek genel poliklinikten yönlendirilen, gerekse doğrudan başvuran ve vücudunda nevüsü (ben) bulunan hastalara yönelik olarak tanı, tedavi ve özel bir görüntüleme sistemi (dermoskopi) ile izleme işlemleri yapılmaktadır.

Nevüsler (Benler) Hakkında Bilgi

Deriye rengini veren hücreler olan melanositler, bir renk maddesi olan melanin üreterek derinin renginin oluşumda önemli rol oynarlar. Derinin en üst tabakasının (Epidermis) tabanını döşeyen hücreler arasında her 5-10 hücreden birisi melanosittir.

Halk arasında ben diye bilinen nevüslerin hücreleri de melanositlerden farklılaştığı düşünülen ve melanin sentezleme yeteneğine sahip hücrelerdir. Her iki tip hücrenin ortak özelliği malign melanom (ben kanseri) gelişimin neden olabilmelidir, dolasıyla gerek insanların normal derisinden gerek önceden var olan benlerinden kanser gelişebilir.

Nevüslerin çoğu zararsızdır ve sıklıkla kahverengi veya siyah renkte olurlar. Bazıları deriden kabarık dururken, bazıları deri seviyesindedir. Çok değişken boyutlarda gözlenebilirler. Doğuştan olabildiği gibi sonradan da çıkabilirler. Görünüşlerine, renklerine, bulundukları yere veya kökenlerini aldıkları hücrelere göre farklı isimler alırlar. Önemli bölümü yaşam boyunca bir soruna neden olmazlar.

Deri ve Zührevi Hastalıklar uzmanları bu farklı tiplerdeki nevüsleri tanıma konusunda uzmanlaşmıştır.

Nevüs (ben) polikliniğimizde gerek genel poliklinikten yönlendirilen, gerekse doğrudan başvuran nevüsü (ben) bulunan hastalara yönelik muayene yapılır. Başlıca tanı koyma, hastaları bilgilendirme, çıkarılması gereken benler için cerrahi bölümlere yönlendirme ve riski olanları izleme işlemleri gerçekleştirilmektedir.

Melanom insanlarda sık görülen kanserler arasında yer alır ve deri hastalıklarına bağlı ölümlerin en önemli nedenidir. Öte yönden erken tanı konulduğunda şifa sağlanabilmektedir. Dolasıyla hangi benlerin riski olduğunun halk tarafında da bilinmesi hastaların erken aşamasa hekime başvurulmasının sağlanması ve riskli gruplarda ben muayenelerinin düzenli yapılması önemlidir. Nevüs polikliniği bu açıdan önemli bir işlev görmektedir.

Kliniğimiz Laboratuvar Hizmetleri

Kliniğimiz laboratuvarlarında gerek genel poliklinikten gönderilen, gerekse özel olarak başvuran hastalara yönelik olarak tanı ve izleme amaçlı işlemler yapılmaktadır.

Laboratuvarımıza yönlendirilen hastaların tetkikleri gün içinde sonuçlandırılmaya çalışılmaktadır. Tetkik sonuçları her gün 14.00′den itibaren hastalara verilmektedir.